NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
عَبْدُ
اللَّهِ بْنُ
مَسْلَمَةَ
عَنْ مَالِكٍ
عَنْ نَافِعٍ
عَنْ عَبْدِ اللَّهِ
بْنِ عُمَرَ
أَنَّ
رَسُولَ
اللَّهِ صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
قَالَ لَا يَحْلِبَنَّ
أَحَدٌ
مَاشِيَةَ
أَحَدٍ بِغَيْرِ
إِذْنِهِ
أَيُحِبُّ
أَحَدُكُمْ
أَنْ تُؤْتَى
مَشْرَبَتُهُ
فَتُكْسَرَ
خِزَانَتُهُ
فَيُنْتَثَلَ
طَعَامُهُ
فَإِنَّمَا
تَخْزُنُ
لَهُمْ ضُرُوعُ
مَوَاشِيهِمْ
أَطْعِمَتَهُمْ
فَلَا
يَحْلِبَنَّ
أَحَدٌ
مَاشِيَةَ
أَحَدٍ إِلَّا
بِإِذْنِهِ
Abdullah b. Ömer'den
rivayet olunduğuna göre,
Rasûlullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:
"Sakın bir kimse
(sahibinin) izni olmadan başka birinin davarını sağmasın. Biriniz kilerine
varılıp da hazinesinin kırılıp zahiresinin sarıl(ıp alın)masını hoş görür mü?
İnsanların hayvanlarının memeleri de onlara yiyeceklerini biriktirir.
Binaenaleyh kimse izin almadıkça diğer bir kimsenin davarını sağmasın.”
İzah:
Buhari, lukata; Müslim,
lukata; İbn Mâce, ticâre; Muvatta, istizan; Tirmi-zi, büyü; Ahmed b. Hanbel,
II, 6, 57.
Mâşiye; deve, sığır,
koyun ve keçi anlamlarında kullanılırsa da daha ziyâde koyun için kullanılır.
Meşrebe ise içinde
buğday, un gibi yiyecek maddelerinin saklandığı anbar veya kiler demektir.
Duru; kelimesi "Dur*'
kelimesinin çoğuludur. Sağmal hayvanların memeleri için kullanılır. 2619
numaralı hadis-i şerifin şerhinde de açıkladığımız gibi Hanefilerle, Şâfiîlere,
Mâlikilere ve Cumhur-ı ulemâya göre izinsiz hiç bir kimse, birinin bağ ve
bahçesinden yemiş yiyemez; davarının sütünü içemez. Meğer ki muztar kala. O
zaman zaruret miktarı yiyip içebilir. Bu zevat cevaz bildiren hadisler hakkında
muhtelif yönlerden cevaplar vermişlerdir.
a) Kurtubi: "Malum
kaide ile amel etmek daha iyidir" demiştir.
b) Nehy bildiren hadis,
cevaz hadisinden daha sahihtir.
c) Cevaz bildiren
hadisler âdete nazaran mal sahiplerinin razı olduklarının bilinmesine
hamledilirler.
d) Cevaz meselesi
zaruret zamanlarına hamledilir. Nitekim İslâm'ın ilk zamanlarında hal böyle
idi.
Bu hususta Tahâvî de
şunları söylemiştir: "Bu hadisler misafir kabul etmenin vâcib olduğu
zamanlara mahsustur. Rasûlullah (s.a.v.) bunu emir buyurmuş, gelen misafiri
kabul etmeyi hane sahibine vacip kılmıştır. Bila-here vücup neshedilerek hükmü
kaldırılınca adı geçen hadislerin hükmü de kalkmıştır."
Hicret esnasında Nebi
(s.a.v.) ile Hz. Ebu Bekr'in içtikleri süt hakkında Kurtubî; Bu, koyun sahibine
bir idlal(yani nazı geçme)idi. Çünkü Hz. Ebû Bekir onu tanıyordu. Yahut o
çobanın oradan geçenlere süt takdim edilmesine izin verdiğini biliyordu.Yahut o
süt kendisine eman verilmemiş bir harbiye ait olduğu için içmişlerdi, diyor.
Bu hususta daha başka sözler de söylenmiştir.